- “Her şey yerçekimsiz, sonsuz bir boşlukta savrulup gidiyor, o kış mahkûmu kuru bir ağaç gibi küskün, toprağı tutan köklerinden utanıyordu.
“Yaşarken ölmek,” bir deyim değildi yalnızca; anlıyordu.
Pişmanlık çetin bir azap, suçluluk duygusu ağır, acılı, zor bir ölümdü.
“Peki, ya kader! Var mıydı?”
İnsanın bir akrep misali kendini sokup zehirlemesi, bir yerlerde değişmez bir yazgıyla karara bağlanmış olabilir miydi?
Varlığını yeni yeni kabullenmeye başladığı o yüce varlık, yarattıklarına karşı bu kadar acımasız olabilir miydi?
Hani neredeydi onun o sonsuz şefkati, sınırsız sevgisi?
Öldükten sonraki cehenneminden bağışlanmak için af dilemek gerekiyordu. Peki, bu dünyadaki cehennemden kurtuluş yok muydu?”